Dr. Mahmut YAZICI
HİPERPROLAKTİNEMİ (PROLAKTİN HORMON FAZLALIĞI)
Prolaktin yüksekliği sadece hastalık nedeniyle olmaz. Gebelik, stres, vücudun keselenmesi, vücuda masaj uygulanması, iki gün içinde cinsel temas, aşırı proteinli beslenme, meme başının uyarılması ve egzersiz ile bazı ilaçlar (antidepresifler, bazı psikiyatrik ilaçlar, bazı antihipertansifler, östrojen preparatları ve doğum kontrol hapları vs.) prolaktin düzeyini artırabilir.
Makroprolaktin Nedir?
Makroprolaktin prolaktinin moleküler yapısındaki bir bozukluktur. (Prolaktin hormonu ile immunglobulinG kompleks bileşiği: big prolaktin) Yani bir hastalık değildir. Prolaktin düzeyi yüksek olan hastaların yaklaşık % 20’sinde makroprolaktin vardır.
Nedeni
Hipofiz bezinde tümör: Prolaktinoma,
Hipofizin travmaya uğraması,
Hipofiz bezindeki sarkoidoz veya tüberküloz gibi hastalıklar,
Hipofizin radyasyona (ışın tedavisine) maruz kalması,
Tiroid bezi yetmezliği varsa prolaktin yükselir,
Kronik böbrek yetmezliği ve siroz gibi bazı müzmin hastalıklarda da prolaktin yükselebilir,
Bazen polikistik over sendromunda da hafif prolaktin yüksekliği olabilir.
Klinik
Prolaktinomaların çoğu iyi huylu tümörlerdir ve ilaç tedavisine cevap verir. Prolaktinomalılarda prolaktin hormon yüksekliğine bağlı olarak kadın hastaların çoğunda (%80’lere kadar) memeden süt gelmesi (galaktore), adet azalması veya olmaması (amenore), çocuk sahibi olamama (infertilite), cinsel istekte azalma, vajinal kuruluk, sıcak basması, ağrılı cinsel ilişki, tüylenme, kemik erimesi (osteoporoz) ve kilo artışı görülür. Bu şikâyetlerin çoğu yüksek prolaktin nedeniyle yumurtalıktan östrojenin az salgılanmasına bağlıdır.
Erkek hastalarda ise testosteron azalması ve buna bağlı cinsel istekte azalma ve ereksiyon sıkıntısı (impotans), vücut kıllarında azalma, testislerde yumuşama, sperm sayısında azalma ve memelerde büyüme (jinekomasti), osteoporoz görülebilir. Bazı erkeklerde enerji azalması, kas kitlesinde ve kan hücrelerinde azalma olur.
Hipofizdeki tümörlerin %30-40’nı prolaktinomadan oluşmaktadır ve kadınlarda daha sıktır. Hipofizdeki tümörün çapı 1 cm’den büyük ise makroadenom küçük ise mikroadenom denilir ve çoğu mikroadenomdur. Bu tümörler göz sinirine bası yapabildiği için önem taşırlar. Tanı konulduğunda genelde kadınların büyük çoğunluğu mikroadenom iken, erkekler makroadenom halindedir ve göz sinirine baskı yapabilir. Göz sinirine baskı yapmış olan prolaktinomalılarda baş ağrısı (%50), görme alanı kaybı ve sakarlıklarla sık olarak karşılaşılır. Yine makroadenomlularda diğer hipofiz hormonlarında oluşabilecek eksikliklere bağlı şikâyetler olabilir.
Tanı
Saydığımız şikayetlerden bir veya birkaçı bulunan kişilerde teşhis için serum prolaktin düzeyi ölçülür. Yaklaşık 15 dakikalık aralıklarla salgılandığından yarım saat ara ile ölçülmesi daha sağlıklı bir sonuç getirecektir. Beraberinde alışılagelen tetkiklerde planlanmalıdır. İlaç kullanımı özellikle araştırılmalıdır. Prolaktin düzeyinde yükseklik varsa bunun tiroid yetmezliğinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak için tiroid hormonlarına bakılır. Kadınlarda gebelik testi unutulmamalıdır. Eğer prolaktin yüksek tespit edilmiş ise, hipofizde tümör olup olmadığını anlamak için hipofiz MR tetkiki, yoksa tomografi yapılabilir. Hipofizde tümör varsa hipofizin diğer hormonları incelenmelidir. Büyük tümör varsa görme alanı incelemesi şarttır.
Tedavi
Prolaktin yüksekliği olan hastalarda ilk tercih ilaç tedavisidir. Endokrin ve metabolizma hastalıkları uzmanının uygun göreceği ilaç (Türkiye’de kabergolin ve bromokriptin mevcuttur) verilecektir. Bu ilaçların en sık rastlanan yan etkileri; bulantı, tansiyon düşmesi, halsizlik, nadiren depresyon ve kabızlıktır. İlacın dozu yavaş yavaş artırılarak ve gece alınması tercih edilerek yan etkiler nispeten azaltılabilir. İlaç tedavisiyle hem serum prolaktin düzeyi normale gelir ve hem de tümör küçülmeye başlar.
En az iki yıllık tedaviyi takiben, tümör boyutlarında en az %50’lik küçülme sağlandığında mikroadenomu olan hastalarda cabergoline ya da bromokriptin dozu yavaşça azaltılarak hasta değerlendirilir. Tümör büyükse tedavi kesilmeksizin ilaca devam edilmelidir.
Gebelik isteyenlerde bromokriptin ilacı tercih edilmekte olup gebelik gerçekleşince emzirme bitimine kadar ilaç kesilmelidir. Gebelik sırasında mikroadenomun büyüme riski %1 civarındadır. Şikâyet olmadıkça bu hastalarda görme alanı ya da prolaktin düzeyi takibine gerek yoktur.
İlaç tedavisini tolere edemeyen, tedaviye dirençli ya da gittikçe büyüyen, hipofiz köküne ciddi bası yaptığı belirlenmesi gibi durumlarda makroadenomaya cerrahi tedavi düşünülmelidir.
Bu operasyon hipofiz konusunda deneyimli beyin cerrahisi uzmanı ile endokrinoloji uzmanının bir araya gelerek oluşturacakları fikir doğrultusunda planlanmalıdır.