Biyoteknoloji
Bilim Dünyası Sentetik Embriyolar ile Neyi Başarmak İstiyor?
Bundan birkaç hafta önce İsrail Weizmann Bilim Enstitüsü'nden bilim insanları; rahim, yumurta ve sperm kullanmadan erken dönem insan embriyosu modeli geliştirdiklerini bildirdi. Kök hücre kullanılarak geliştirilen ve 14 günlük gerçek bir embriyoyu oldukça benzer bir şekilde taklit eden sentetik embriyo, hamilelik testinden dahi pozitif sonuç almıştı.
- Nasıl: Araştırmacılar, uygun embriyo elde etmek için epiblast hücrelerinden, plasenta için trofoblast hücrelerinden ve destekleyici yolk kesesi için de hipoblast ile ekstraembriyonik mezoderm hücrelerinden yararlandı. Bu hücreler ile bir karışım hazırlayan araştırmacılar, karışımın insan embriyosunu andıran ancak aynı olmayan farklı bir yapıya evrildiğini gözlemledi.
- Bir adım geriden: Wizemann Bilim Enstitüsü, geçtiğimiz yıl laboratuvarda döllenmiş yumurta ya da rahim olmaksızın sentetik bir fare "embriyosu" yaratmayı başarmış; ancak embriyo modeli, 20 günlük fare embriyonik döngüsünün yalnızca sekizinde hayatta kalabilmişti.
Bu noktada, bunun türünün ilk örneği olmadığını da belirtmemiz gerekiyor. Benzer bir haber Haziran ayında da manşetlere çıkmış; Cambridge Üniversitesi ve California Teknoloji Enstitüsü'nden Prof. Magdalena Żernicka-Goetz liderliğindeki araştırma ekibinin, aynı şekilde laboratuvar ortamında yumurta ya da sperm kullanmadan; kök hücrelerden yararlanarak başarılı bir şekilde sentetik insan embriyoları oluşturduğu duyurulmuştu.
- Söz konusu yapılarda atan bir kalp ya da başlangıç aşamasında bir beynin bulunmadığı; tipik olarak plasenta, yumurta kesesi ve embriyonun kendisini oluşturacak hücreleri içerdiği aktarılmıştı.
Gelgelelim, yapay embriyo kavramı, birtakım etik ve yasal soru ve sorunları da beraberinde getiriyor. Peki, bilim insanları, sentetik insan embriyosu modelleriyle neyi başarmak istiyor?
Konunun derinine inmek için ilk olarak "sentetik embriyo"nun ne olduğunu biraz kavramamız gerekiyor ve sanıyorum ki kavrama işine bu ismin biraz yanıltıcı olduğu; bu yapıların gerçek anlamıyla sentetik olmadığını ve doğal yollarla gelişen insan embriyolarından da yapısal olarak farklı olduklarını söylemekle başlayabiliriz.
Yazının başında da belirttiğimiz üzere, bu yapılar laboratuvar ortamında geliştirilen bu yapılar, kök hücrelerin özünde bir embriyodan gelmesi nedeniyle tam anlamıyla sentetik değildir ve gerçek embriyolarla da farklılık göstermektedir. Bu nedenle, kimileri bu yapıları "kök hücre temelli embriyo modeli" olarak adlandırmayı tercih etmektedir.
Amaç ne?
Sentetik embriyoların geliştirilmesinin birden fazla nedeni bulunuyor.
Bunlardan biri, günümüzde hadi bir kara kutu olan hamileliğin ve insan yaşamının ilk günlerinde neler olup bittiğini anlamak olarak öne çıkıyor. Doğum kusuru ve düşüklerin çoğu bu dönemde gerçekleşiyor; ancak bu noktada neler olduğuna dair pek fikir sahibi olmadığımız gerçeği, bu durumların engellenmesinin de önüne geçiyor.
Bir diğer sebep ise kimi ilaç ve tedavilerin anne ve anne karnındaki bebek üzerindeki etkilerinin incelenmesi. Hamile kadınların genellikle klinik araştırmaların dışında tutulması nedeniyle, doktorlar, en yaygın tedavilerden bazılarının bile hamile kadınlar ve bebekler üzerinde ne gibi yan etkileri olabileceği hakkında bilgi sahibi olamıyor. Öte yandan, eğer elimizde bu ilaç ve tedavilerin test edilebileceği embriyo örnekleri olsaydı, durum çok daha farklı olabilirdi.
Aslına bakacak olursanız, günümüzde gerçek embriyolar üzerinde de testler yapılıyor. Ancak, laboratuvar ortamında bir kabın içinde geliştirilen bu doğal embriyolar, Birleşik Krallık ve ABD dahil olmak üzere çoğu ülkede 14 gün sonra imha ediliyor. Bunun nedeni ise tahmin edebileceğiniz üzere, bu süre zarfından sonra fetüse dönüşecek embriyolar üzerinden yürütülen bilimsel çalışmaların yol açacağı etik sorunların önüne geçmek.
Öte yandan, doğal embriyolara yönelik bu 14 günlük kullanım ömrü, sentetik embriyoları kapsamıyor. Bu da araştırmacıların sentetik embriyolar aracılığıyla embriyo gelişimini daha uzun süre inceleyebileceği; organ gelişimi sürecini ve erken dönemde meydana gelen düşük ya da diğer komplikasyonları gözlemleyip çalışabileceği anlamına geliyor.
- Gelgelelim, doğal embriyolar için geçerli olan kuralların sentetik olan embriyolar için geçerli olmadığı gerçeği, bu alanın asla regüle edilmeyeceği anlamına da gelmiyor. Hatta bu kurallar, Birleşik Krallık'ta Żernicka-Goetz gibi bilim insanlarından, hukuk uzmanlarından, hasta temsilcilerinden ve etik uzmanlarından oluşan bir çalışma grubu ile birlikte hazırlanıyor. Grup, doğal embriyolarla ilgili araştırmaları düzenleyen ve muhtemelen sentetik embriyoların sorumluluğunu da üstlenecek olan Birleşik Krallık İnsan Döllenmesi ve Embriyoloji Otoritesi'ne tavsiyelerde bulunuyor.
- Francis Crick Enstitüsü'nden James Briscoe ise politika yapıcıların 14 gün kuralı gibi belirli bir zaman sınırı yerine sentetik embriyonun ulaştığı gelişim aşamasına dayalı bir sınırlama yapmayı düşünebileceklerini belirterek "Belki de eşik belirli bir organ sisteminin oluşumu olacaktır." ifadelerini kullanıyor.
Bütün bunları bir kenara bırakacak olursak, sentetik insan embriyoları geliştirmenin ardından etik olarak çok daha tartışmaya açık bir neden daha bulunuyor: Organ donörleri.
Kazuo Ishiguro'nun aynı isimli bir filmi de bulunan Beni Asla Bırakma romanına da konu olan bu fikir, özünde birçok hastalığın çözümü olabileceği gibi, oldukça derin tartışmaların da ortasında yer alıyor. Weizmann Bilim Enstitüsü'nün gerçekleştirmiş olduğu araştırmaya liderlik eden Prof. Jacob Hanna, gerçek hastaların deri hücrelerinden model yapay embriyoların oluşturulmasının mümkün olduğuna dikkat çekerek model embriyoların, bir ay büyütüldükleri bir senaryoda hastalara nakledilecek hücrelerin kaynağı olarak kullanılabilecek organlar geliştirmeye başlayacaklarını söylüyor:
"Embriyo modeli oluşturmak ve hayatlarını kurtaracak ya da tıbbi ihtiyaçlarını çözecek hücreler yapmak için kendi deri hücrelerini verme hakları var mı? Üzerinde düşünülmesi gereken senaryo budur"
Öte yandan, yapay embriyoların 14 günün ardından gerçek bir insana dönüşme ihtimali göz önüne alındığında bu, organ nakli için geliştirilecek embriyolarda ciddi önlemler alınması gerektiğine işaret ediyor. Bununla alakalı olarak Hanna, donör doku için bir model embriyo yetiştirmeden önce, bilim insanlarının embriyonun genetiğini değiştirerek bir beyin ya da sinir sistemi geliştirmemesini sağlamaları gerektiğinin altını çiziyor.
Peki ya...
Sentetik embriyoları bir rahme transfer edecek olsaydık ne olurdu? Açıkçası bilimin bu soruya henüz bir cevabı yok çünkü böyle bir şey şu ana kadar hiç denenmedi ve denenmesi de yasa dışı olurdu zaten.
Ancak, Çinli bir ekip tarafından yapılan bir hayvan araştırması, mevcut durumda bunun hamileliğe yol açmayacağını gösteriyor. Nisan ayında yapılan çalışmaya göre, sekiz dişiye transfer edilen maymun sentetik embriyolarının üçü bireylerde gebelik başlangıcına yol açsa da bu gebelikler düşükle sonuçlandı.
Bunun nedeninin, sentetik embriyoların doğal embriyolarla tamamen aynı olmaması olabileceği değerlendiriliyor. Hull York Tıp Fakültesi'nden Roger Sturmey, konuya ilişkin olarak "İnsan embriyonik gelişimini tamamen taklit ettiklerini varsayamayız" ifadelerini kullanıyor.
Kaynak: aposto.com - İrem Denli