Bilim
HASTALIĞA NEDEN OLAN 16 PESTİSİT AKTİF MADDESİ YASAKLANDI
“Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları, hem sağlık hem de verimlilikte çiftçi için tek yol” diyen Egeli ihracatçılar 35 yıldır organik üretim yapmanın gururunu yaşıyor.
204 aktif madde yasaklandı
Türkiye topraklarının son derece temiz, sağlıklı gıdalar üreten bir ülke olduğunu söyleyen Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, 2009’dan bu yana Avrupa Birliği’nde kullanımı yasaklanan toplam 204 aktif maddenin ülkemizde de kullanımının sonlandırıldığını açıkladı.
“Gıda ürünlerindeki pestisit kalıntıları yasal mevzuatlarca belirleniyor ve her aktif madde ve ülke için kabul edilen maksimum kalıntı limitini (MRL) aşmaması gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde 16 tarım ilacının daha yasaklanmasıyla birlikte toplamda 204 aktif madde artık ülkemizde kullanılmayacak.
Sağlıklı gıda için mücadelemiz hükümetimiz öncülüğünde hem de 35 senedir organik üretim yapan biz Egeli ihracatçılar tarafından yıllardır devam ediyor. Tarladan çatala kadar olan zincirde, sağlıklı gıdanın bir tercih değil yeryüzündeki bütün canlıların hakkı olduğunu, tarımsal üretim tekniklerinin çevreyi, insan sağlığını ve biyoçeşitliliği koruyan, doğa dostu üretim metotlarını destekleyerek bir değer yaratıyoruz. Pestisit kullanımı; toprağın yapısını bozup fakirleştiren, tarıma elverişli arazileri kullanılamaz hale getirebilen, gıdalarımızın kaynağı olan toprağımızı kaybetmemize yol açabilen bir uygulama. Gıda üretiminin kilit rolündeki arılar başta olmak üzere çok sayıda canlıyı etkileyerek biyoçeşitlilik kaybına yol açabiliyor. Aynı zamanda havaya ve yeraltı sularına geçerek orada yaşayan tüm canlı türlerini de tehlikeye sokuyor. Uygulamayı yapan ve o alan yakınındaki üreticiler ve ürünleri tüketen vatandaşlarımız içinde yüksek risk oluşturuyor”.
“Üreticiyi doğru bir bilinçlendirmeyle eğiterek daha iyi bir noktaya getirebilir ve birim alandan daha çok verim alınmasını sağlayabiliriz” diyen Celep’e göre Tarım ve Orman Bakanlığı istatistikleri de pestisit kullanımının tarımsal üretimde iddia edilen verimliliği sağlamadığını kanıtlar nitelikte.
“En önemli noktalardan biri de tarım ilaçlarının yol açtığı sağlık ve çevre zararlarının maliyeti. Biyolojik çeşitliliğe, toprakta, suda, havada bıraktığı tahribatın telafisinin yapılması aradan yıllar geçse de çok güç. Bakanlığımızın aldığı önlemlerle verim artışı sağlamayan, çiftçileri yüksek maliyetlerle mağdur eden, toprağın kısırlaşmasına yol açan tüm canlıları, havayı, suyu, toprağı zehirleyen bu fasit daireyi artık kırıyoruz. Çiftçilerimizin üretim alanlarını terk ederek kentlere göç etmesinin en büyük nedeni de tarım ilaçlarının toprakta yarattığı tahribattır.
Çiftçinin bilgisini ve deneyimini merkeze alarak doğayı iyi bir şekilde okuyabiliriz. Onların haklarını, tohum özgürlüğünü muhafaza edip; tarımın ve üretimin çevreye ve topluma hizmet eder halde sürdürülebilirliğini sağlamak zorundayız. Biyolojik çeşitliliğin ne kadar önemli olduğunu, birçok farklı türün bir arada yaşaması gerektiğini, bununda organik ve iyi tarımla mümkün olacağını bilmemiz, iyice anlamamız ve anlatmamız gerekiyor.”
Bir halkın tarihi ve güvenliği, tohumlar
“Sadece sürdürülebilir üretim yöntemleri dünyadaki hızlı nüfus artışına karşın uzun vadede insanları beslemede yeterli olabilir.” diyen Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak ise şöyle devam etti; “Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın (WFP) raporuna göre 821 milyon kişi yani dünyadaki her 100 kişiden 11’i açlıkla mücadele ediyor. Sadece organik tarım ve iyi tarım uygulamaları güvenilir, besleyici ve sağlıklı gıdaya erişimi kolaylaştırıp açlığı önleyebilir. Tarımda bilinçsiz pestisit kullanmak yangını ateşle söndürmeye benziyor. Pestisit uygulamaları tohumdan başlayan bir süreç. Çiftçinin tohumları geleceğin de tohumlarıdır. Tohumlar bir halkın tarihi, bir halkın güvenliği, milli kaynakları ve Türkiye’nin kırmızı çizgisidir. Tohumuna sahip çıkan bir ülke açlıktan ölmez. Pestisit kullanımı İl/İlçe Tarım Müdürlükleri tarafından hassasiyetle takip ediliyor. Devlet nezdinde yürütülen birçok projeyle ata tohum başta olmak üzere birçok organik uygulama destekleniyor ve yaygınlaştırılıyor. Pandemi döneminde ihtiyaçlar ve tercihlerin öncelik sırası değişti, bir adım öne çıkan sadece gıda ve tarım oldu. Çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin yok oluşuyla yoksulluğun arasındaki bağ kaçınılmazdır. Biyolojik çeşitlilik yok olursa istihdam da yok olur. Tüketicinin sağlıklı ve temiz gıdaya ulaşması, biyolojik çeşitliliği koruyarak üretim yapmak, alternatif bitki koruma ürünleri, çiftçiyi bilinçlendirerek organik tarımın yaygınlaşması yıllardır en çok emek verdiğimiz en çok kafa yorduğumuz konulardan biri.”
Tarımda inovasyon zamanı
Hayrettin Uçak, sürdürülebilir bir tarım için Ar-Ge ve inovasyonun şart olduğunu söyleyerek “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yürüttüğü ata tohumu projesi ekolojik vicdanımızı uyandıran bir nirengi noktası olmuştur. Proje kapsamında vatandaşlarımız tarafından bağışlanan tohumlar çoğaltıldı ve üreticilere ulaştırıldı. Katma değer odaklı yeni tarım politikasının bir parçası olan üretici, ihracatçı, işletmeci ve tüketiciyi aynı platformda buluşturan Dijital Tarım Pazarı da tarımda inovasyonun en güzel örneklerinden biri. Tarım ve Orman Bakanlığımızın öncülüğünde kurulan çiftçinin aradığı bilgiye istediği an hızlı bir şekilde ulaşabileceği, interaktif eğitim imkânı sunan “Tarım Orman Akademi” ve “Dijital Tarım Kütüphanesi” de bizlere sürdürülebilir üretimle ekolojiyi nasıl koruyacağımızı öğretiyor” dedi.