Bilim
Bazı insanlar için Müzik diye bir şey yok
Çoğu insan için favori şarkılardan oluşan bir liste yapmak, bir enstrüman çalmak ya da şarkı söylemek rahatlamanın ve eğlenmenin en harika yollarından birisidir. Fakat böyle bir deneyimin bazı insanlar için hiç olmadığı; bu insanların müziği algılamak, hatırlamak, şarkı söylemek ya da dans etmek gibi deneyimleri hiç yaşamadığı nadir nörolojik vakalar da bulunur.
Müziğin beyinde işlenmesiyle ilgili yapılan çalışmalar, 1825’lere kadar gitmektedir. 1888-1890’da Alman nörolog August Knoblauch, müzik işleme için bilişsel bir model üretti ve buna amusia adını verdi. Bu müzik işleme modeli, üretilen en eski modeldi. Bazı kişilerin müzikal eksikliklerle doğmuş olması yeni bir fikir olmasa da ilk belgelenmiş konjenital (doğuştan) amusia vakası nispeten yakın bir zamanda yayımlandı. 2002 yılında Neuron‘da yayımlanan araştırma, gazetede yer alan bir ilana tepki olarak; kendisini müziksel anlamda engelli olarak tanımlayan Monica isimli kadın bir gönüllü ile gerçekleştirildi.
Aslına bakılırsa, Monica hayatı boyunca müzikal yetkinlik geliştirme fırsatı bulamamış da değildi. Kendisi çocukken bir kilise korosunda ve lisedeyken de bir okul bandosunda yer almıştı. Ancak tüm bu aktivitelerde yer almasının tek nedeni sosyal baskıydı. Çünkü her türlü müzik ona gürültü gibi geliyor ve stresli hissetmesine neden oluyordu.
Monica, 40’lı yaşlarının başındayken Kanada’daki Montreal Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı ile temasa geçti ve araştırmacılar Monica’nın vakasını inceleyerek, ona doğumdan beri süregelen bir müzik işleme bozukluğu olan konjenital amusia teşhisi koydu. Araştırmacılar, Monica’nın annesi ve erkek kardeşinin de aynı vakaya sahip olduğunu bildirerek, durumunun genetik bir kökene sahip olmasının mümkün olduğunu da ileri sürmüştü. Ancak amusia, bir beyin hasarı sonucunda da ortaya çıkabilirdi.
Araştırmada, Monica’nın tipik olarak müzik algısına ve hafızasına katkıda bulunan müzikal özellikleri incelendi. Öncelikle Monica’nın bir işitme kaybı olup olmadığının değerlendirildiği çalışmada, normalde sesleri, sözlü ifadeleri ve ortak çevresel sesleri algılayıp tanıyabildiği için müziği algılama ve işleme eksikliğinin potansiyel işitme kaybı ile açıklanamayacağı belirlendi. Çocukluk döneminde müzik dersleri almış olması da bu bozukluğun, müziğe maruz kalmama ile açıklanamayacağını gösteriyordu. Öte yandan bilişsel ve hafıza becerilerinde de herhangi bir bozukluğun olmaması, vakanın, genel bilişsel eksiklikle açıklanamayacağını ortaya koyuyordu.
Araştırma raporunda, müzik bozukluğunun tamamen normal olan bir bilişsel ve duygusal sistemde izole bir eksiklik olarak göründüğü belirtiliyor. Araştırmacılara göre Monica’nın eksikliğinin daha spesifik bir seviyede, sesin perde ayrımıyla bir ilgisi bulunuyor. Eğer Monica sesin perdesindeki küçük farklılıkları algılayamıyorsa, müziği de monoton olarak algılayabilir. Bu da çoğu kültürde; ton ve yarı ton gibi müziğin temel yapı taşlarını algılamasını engelleyebilir.
Amusianın (Amuziya) genel özellikleri bilim insanları tarafından oldukça ayrıntılı bir şekilde tanımlanmış olsa da nöral mekanizmaları üzerine çalışmalar hâlâ devam etmektedir. 2015 yılında Journal of Neuroscience‘da yayımlanan bir araştırmada, amuziyaya dahil olabilecek bazı muhtemel nöral mekanizmalar belirlendi.
Geçmişte yapılan çalışmalar; amusia sahibi insanların aslında biraz ton bilgisine sahip olabileceğini, ancak amusiası olmayanlar insanlar gibi o bilgiye erişemeyebileceklerini ileri sürmüştü. Journal of Neuroscience’da yayımlanan araştırmada, amusiası bulunan 9 kişi ve vakaya sahip olmayan 11 kişinin belirli görevler sırasındaki beyin tepkileri değerlendirildi. İlk görevde, katılımcılardan bir melodiye gömülü bir tıklama (click) sesini yakalamaları istendi. İkinci görevde ise, katılımcılardan bir melodideki uyumsuz notaları belirlemeleri istendi.
“Tıklama sesi” görevinde hem amusiası bulunan insanlar hem de amusiası bulunmayan insanlar, beyin tepkisini uyaran “tıklamaları” saptayabildi. Ancak, ikinci görevde amusiası olmayan insanlar, uyumsuz ve anahtar notaları bilinçli olarak ayırt edebildikleri halde, amusiası bulunan insanlar bunu başaramadı.
Elde edilen sonuçlar, amusiası bulunan insanların ton bilgisine sahip olduğunu; ancak bilinçli deneyimden kopuk olduğunu gösteriyor. Peki tüm bunlar beyinde olup bitenlerle nasıl ifade edilir? 2011 yılında Cerebral Cortex‘te yayımlanan bir araştırmada, beynin farklı bölümleri arasındaki bağlantı sorunlarının bu konuda sorumlu tutulabileceğini ileri sürüyor.
Görünüşe göre, herhangi bir işitsel bilgiyi alan ilk beyin bölgesi olan birincil işitsel korteks ile genel olarak bilinç ve farkındalıkla ilişkili olduğu düşünülen frontal korteksin bir alanı arasındaki bağlantıda, amusiası bulunan insanların bir eksikliği olabilir.
Araştırmacılar, uzun vadede, amusiası bulunan insanların beyin mekanizmalarını yeterince iyi anlamayı ve böylece bu insanlardaki perde algısını iyileştirmek ve onlara müziğe erişim sağlamak için programlar veya sistemler oluşturabilmek üzerine çalışmalarını sürdürüyor.
Kaynak: https://bilimfili.com/nadir-bir-vaka-bazi-insanlar-icin-muzik-diye-bir-sey-yok