Sağlık
Türk kanser ilacı için düğmeye basıldı
Kıbrıs’ta düzenlenen 4. Hematolojik Onkoloji Kongresi’nde, kanser tedavisinde devrim olarak nitelendirilen genetiği değiştirilmiş hücrelerin Türkiye’de üretilmesi için çalışmaların başladığı duyuruldu. Hücre ve hücresel tedavi alanındaki çalışmalarıyla dünya çapında başarılara imza atan Acıbadem Altunizade Hastanesi Kemik İliği Nakli Bölümünden Hematoloji Bilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Ercüment Ovalı ve ekibi, hasta kişinin kendi hücresinin laboratuvar ortamında genetiği değiştirilerek geri verilmesi ile yapılan tedavinin 3 kan kanseri çeşidinde işe yaradığını ispatladı.
YAŞAYAN İLAÇLAR
“Yaşayan ilaçlar” olarak adlandırılan ve geçtiğimiz yıl ABD’de FDA’den onaylanarak 35 merkezde başlanan tedavinin Türkiye versiyonunu üretmek için harekete geçen ekip, önümüzdeki günlerde hayvan deneylerine başlayacak. Her şey yolunda giderse projeye hasta kabulüne 2018 yılının ocak ayında başlanacak. ABD’de 450 bin dolara mâl olan tedavinin, ABD ile neredeyse eş zamanlı olarak ülkemizde de yapılabilecek olmasının hem Türk hastalar için yeni bir umut olacağını hem de devlet bütçesine katkı sağlayacağını söyleyen Prof. Dr. Ovalı, projenin sunumunu ilk kez 4. Hematolojik Onkoloji Kongresi’nde yaptı. Prof. Dr. Ovalı, hayvan deneylerinin başarılı olması hâlinde projeyi Sağlık Bakanlığı’na sunacaklarını söyledi. Prof. Dr. Ercüment Ovalı, “Bu bizim buluşumuz değil. ABD’de geliştirilen ilacın Türk versiyonunu yapacağız. Laboratuvar çalışmalarımızda tedavinin lösemi, lenfoma, myeloma da kanser hücrelerini öldürdüğünü gösterdik. Şu an Boğaziçi Üniversitesi’nde farelerde tümör oluşturulmuş durumda. Hayvan deneylerinde büyük yan etkilere sebep olmadan tümörün ortadan kaldırıldığını görürsek Bakanlık’tan onay alıp FAZ-1 çalışmalarına başlayacağız. Bu konuda fazla beklememek gerekiyor. Çünkü önümüzdeki günlerde hastalar ABD’ye giderek 500 bin dolar karşılığında tedavi olmaya çalışacaklar. Umarım sonuçlar Amerika’daki sonuçlarla aynı olur” dedi. Kanser tedavisinde immünoterapinin, yeni bir tedavi yaklaşımı olduğunu anlatan Prof. Dr. Ovalı, elde edilen sonuçların, belli kanserlerde mevcut tedavi başarılarının çok üstünde bir başarı oranı sunduğunu söyledi.
SAVAŞÇI HÜCRELER KANSERİ YOK EDİYOR
ABD’deki tedavide savaşçı T hürelerinin genetik kodu kırılarak, hastaya geri veriliyor. Genetiği değiştirilmiş hücreler, kanser hücrelerine saldırıyor.
Yeni tedavi yaklaşımının “CAR-T Cell” olarak adlandırıldığını söyleyen Prof. Dr. Ercüment Ovalı, “Bugüne kadar kanser tedavisinde kimyasal, moleküler, hedefe yönelik ilaçlar kullanıldı. Cerrahi ve radyoterapi yapıldı. Bütün bunlarla hastalığın iyileştirilmesinde ya da sağ kalımın uzatılmasında önemli gelişmeler elde edildi. Kanser tedavisindeki en son yenilik ise hücresel tedaviler. Aslında ‘yaşayan ilaçlar” olarak tarif edilen hücresel tedavileri kemik iliği nakli şeklinde uzun zamandır kullanıyorduk.
Fakat "immünoterapi" adı verilen, kişinin kendi hücrelerinin genetiğinin değiştirilmesiyle yapılan tedaviler çok yeni” dedi. Kanser aslında bizim kendi hücremiz olduğunu ve hücre çoğalmasının kontrol edilememesi sonucu hastalık oluştuğunu anlatan Prof. Dr. Ovalı, “Kişinin kendi hücrelerine saldırması genetik olarak engellenmiştir. Bu yüzden hastanın kendi hücresi ile immünoterapi yapılacaksa kanserli hücre ile sağlam hücre arasında bir bağın olmaması gerekir. ABD’de geçtiğimiz yıl onay alan ve uygulanmaya başlanan CAR-T Cell tedavilerinde bu genetik kod kırılıyor. Hastanın hücresi laboratuvar ortamında değiştiriliyor ve hastaya verildiğinde, kanser hücrelerini tıpkı bir mikrop gibi algılayarak yok ediyor. Ancak bu tedavinin yan etkisi de fazla olabilir. Tedavi edici hücreler kontrolden çıkarsa, ölüme yol açabilir. Fakat CAR- T Cell tedavileri geliştiriyor. Son olarak tedavinin içine ‘intihar geni’ eklendi. Saldırı durdurulamazsa, dışarıdan verilen hücre kendi kendini yok ediyor” dedi.
TEDAVİ BAŞARISI ARTIYOR
Amerikalı firmanın "Akut lenfoblastik" "lösemi" adı verilen kan kanserinde hastanın kendi hücrelerini alıp genetiğini değiştirdikten sonra bu hücrelerin kanserle savaşmasının tedavi başarısını çok yüksek oranlara taşıdığını anlatan Prof. Dr. Ovalı, “Bir akut lenfoblastik lösemide her türlü tedaviye dirençli bir çocuğun beklenen yaşama süresi 6 ayın altındadır. Yeni tedavi ile yüzde 95 oranında sağ kalıma ulaşıyorlar. Bu bir devrimdir” dedi.
Kaynak: Ziyneti Kocabıyık GİRNE