Sağlık
KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNDA NÖRALTERAPİ
Sürekli yorgun mu hissediyorsunuz?
Yaşadığımız yüzyıl; bilgi, iletişim çağı, dahası yoğun bir rekabet ortamı. Bu durumda iş ve sosyal yaşamınızda değişim ve gelişme göstermeniz gerekiyor. Çalışma alanınız ne olursa olsun, yeni gelişmeleri siz göstermiyorsanız, zamanla duraklama ve gerileme kendini gösterecektir. Ayakta kalabilmek için iş yaşamında ve sosyal hayatta başarılı olmak durumundayız. Başarı için, sağlığımız her şeyin önünde yer alıyor. Bedenen ve ruhen bütünsel olarak sağlıklı durumdaysak; kendimiz, ailemiz, iş hayatımız ve sosyal çevremiz için güzel şeyler yapabilir, verimliliğimizi arttırabiliriz. İş ortamındaki rekabet; sağlıklı ve dinç kalmayı, motive olmayı gerektiriyor. Stresli işlerde çalışanların şikâyet ettikleri en önemli konu yorgunluk. Yorgunluk başarıyı engelliyor, iş gücü ve zaman kaybı üzerinden ekonomik kayba neden oluyor. Sonuçta; devamlı yorgunluk durumu sosyal çevre ve iş hayatının içinde önemli bir sağlık sorunu olarak gündeme gelmektedir.
Yorgunluk; toplumda yaygın olarak görülen enerji eksikliği olarak tanımlanabilecek, genelde geçici bir durumdur. Üretken yaştakiler, özellikle de stres yoğunluğu fazla yönetici grubundakiler daha fazla etkilenmektedir. Bu durum hakkında bilgili olmak koruyucu tedbirleri almak başarının önemli bir unsurudur. Altı ayı aşan süredir devamlı bir yorgunluk hissediyorsanız mutlaka ilgili bir hekime başvurmalısınız. Sağlığınızın bozulduğu bu tabloda; çevrenizle sosyal iletişiminizde bozulma ile birlikte iş hayatı ve özel hayatınızda da farkında olmadan çeşitli kayıplara uğrarsınız.
Toplumdaki bireylerin %20-40’ı yaşamlarında bir dönem yorgunluk ile karşılaşırlar. Bunlarda yorgunluğun hastalığa dönüşüp sürekli hale gelmesi %18 oranında görülür. Yorgunluk, tıbbi nedenlerle açıklanamıyor ve en az 6 aydır devam ediyorsa kronik (süregelen) bir hastalık haline gelmiştir. Bu tablo yaygın adıyla Kronik Yorgunluk Sendromu (KYS), yeni adıyla “Kronik Nöroendokrin İmmün Disfonksiyon” olarak adlandırılır.
Yorgunluk; artık geçici bir enerji eksikliği değildir. Kişinin bireysel, sosyal, mesleki, ruhsal fonksiyonlarını kısıtlayan, sürekli yorgunluk ile belirlenen bir hastalıktır. Yorgunluğa; immünolojik (allerjik), romatizmal (eklem, bel, sırt, kas ağrıları), ve nöropsikiyatrik (uyku bozukluğu, konsantrasyon güçlüğü, öğrenme-bellek kusurları, öfke patlamaları) şikayetler de eşlik eder. KYS; birçok sistemi etkilediğinden, başka hastalıklarda da görebileceğimiz çok sayıda belirti ve şikâyete neden olur. Bu nedenle hastalara tanı konulması ve tedavi edilmesi oldukça zordur.
Hastalığın sebebi ortaya konulamamış olmakla birlikte; temel sorunun bağışıklık sistemindeki zayıflama olduğu ileri sürülmüş ve buna da viral enfeksiyonların, beslenme yetersizliklerinin ve kimyasal maddelerin yol açabileceği düşünülmüştür. Ancak bu düşünce yeterince ispatlanamamıştır. Pozitif bulguların daha belirgin olduğu diğer bir yaklaşım ise; hormonal işlev bozukluğudur. Hormonal salgılanma veya hücre yanıtında bir bozukluk söz konusudur. KYS hastalarında; hormonal değişiklikler laboratuvar değerleri olarak da saptanmıştır. Süregelen, stres oluşturan, zararlı, uyarılar (ruhsal, fiziksel, kimyasal, manyetik, elektriksel) veya travma; hormonal işlev bozukluğuna neden olabilir.
Hormonal aktivitenin yetersiz olması durumunda otoimmün bozukluklar, kronik ağrı hastalıkları ve alerjik şikâyetler oluşabilir. Bu durumdaki kişilere; myalji, fibromyalji, lumbalji, myofasial sendrom, kronik ağrı sendromu, alerji, depresyon ve anksiete gibi yanıltıcı tanılar konulabilir.
Tedavinin geciktiği durumlarda kalp-damar hastalıkları, uyku bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları, spastik kolon (süregelen kabızlık, şişkinlik) sendromu oluşması kolaylaşmaktadır. Bu tür hastalıklarda tedaviye direnç durumu KYS’yi işaret etmektedir. KYS, başlangıçta (1893) “Nevrasteni” adı verilen nöro-psikiyatrik bir tablo olarak tanımlanmıştır. Batı tıbbında ruhsal kökenli olduğu düşünüldüğünden, psikolojik tedavi önerilmiştir. Doğuda hastalığın daha çok fiziksel kaynaklı olduğu düşünülmüş, istirahat ve fizik tedavi yöntemleri uygulanmıştır.
Gelinen noktada KYS ile baş etmenin en iyi yolu bu hastalıktan korunmaktır. Korunma yöntemleri; keyifli yaşam, günlük egzersiz, doğal beslenme, zararlı maddelerden arınma ve korunma gibi yaşamsal düzenlemelerdir.
Tedavide sebebe yönelik bütünsel yaklaşımlar (Nöralterapi) kullanılmalı, koruyucu yöntemlerle kalıcılık sağlanmalıdır. Sadece şikâyetleri azaltacak ilaç tedavilerine başvurmak, vitamin-mineral-antidepresan-ağrı kesici ilaç kombinasyonlarından fayda beklemek hastalığın ilerlemesine zemin oluşturacaktır.
KYS’nin tanı ve tedavisi güç ancak imkânsız değildir. Biz hekimlere düşen; KYS’yi tanımak, sadece psikolojik diyerek belirtileri geçiştirmemek, korunma yöntemlerini ve tamamlayıcı tedavileri uygulamaktır. İşte bu noktada; zaten bütünleşik bir yaklaşımla Regülasyon (Düzenleme) tedavisi olan Nöralterapi, tek başına veya diğer tamamlayıcı tedavilerle kombine edilerek Kronik Yorgunluk Sendromu’nda başarılı olabilmektedir.
Tüm sevgi ve ışığımla, herkese sağlıklı ve huzurlu bir yaşam diliyorum.
Dr. Melih NURHAN
Nöralterapi Uzmanı