Sağlık
Kısa Videolar Çocukların Zihnini Sessizce ve Kalıcı Olarak Değiştiriyor
Beynin "yenilik" arzusunu hedef alan, sürekli değişen ve yüksek uyarıcı içerikli bu "sonsuz kaydırma" döngüsü, çocukları farkında olmadan içine çekiyor. Mühendislik harikası algoritmalarla donatılmış bu uygulamalar, gelişmekte olan zihinleri saniyeler süren dopamin patlamalarına alıştırarak, onları ekran başına birer mıknatıs gibi kilitliyor ve sabır kavramını her geçen gün biraz daha yok ediyor.
Araştırmalar, bu hızlı tüketim çılgınlığının bedelinin ağır olduğunu gösteriyor; zayıflamış dikkat kontrolü, parçalanmış uykular ve tırmanan sosyal kaygı bu bedellerden sadece birkaçı. Özellikle kimlik gelişimi ve özdenetim mekanizmaları henüz oturmamış küçük çocuklar, aniden karşılarına çıkan rahatsız edici içerikler, siber zorbalık ve acımasız sosyal kıyaslama tuzakları karşısında savunmasız kalıyor. Gece yayılan mavi ışık ve içeriklerin yarattığı ani duygusal iniş çıkışlar, çocuğun zihnindeki "kapanma düğmesine" basmasını imkansız hale getirerek ruh halini ve okul başarısını doğrudan baltalıyor.
Tablo, zaten kaygı bozukluğu, depresyon veya DEHB ile mücadele eden çocuklar için daha da karanlık bir hal alıyor. Hızlı tempolu ve kaotik içerikler bu çocukları daha fazla cezbederken, aşırı kullanım mevcut semptomları şiddetlendirerek onları kırılması zor bir kısır döngüye hapsediyor. Daha da önemlisi, sürekli ekran kullanımı; hayal kurmak, oyun oynamak veya aileyle sohbet etmek gibi beynin odaklanmayı öğrendiği ve duyguları işlediği o kıymetli "yapılandırılmamış zamanları" yutuyor. Sıkılmaya tahammülü olmayan bir nesil, kendi iç dünyasını yönetme becerisini kaybediyor.
Bu dijital erozyona karşı nihayet küresel bir uyanış başlıyor. Hükümetler ve okullar, akıllı telefon yasakları ve dijital refah kılavuzları ile çocukları bu algoritma savaşından korumak için harekete geçiyor. Uzmanlar, platformların daha sıkı yaş kontrolleri ve koruyucu varsayılan ayarlarla yeniden tasarlanması gerektiğini savunurken, toplumun da bu tehlikeyi ciddiye alması şart. Belki de çocukların geleceği, onları bu dijital gürültüden ne kadar uzak tutup, gerçek hayatın iyileştirici sessizliğine ne kadar yaklaştırabileceğimize bağlı olacak.
Kaynak: Shinning Science





