Nejla KILIÇ ARSLANER
KEHANET, EVRİM, BİLİM, YÖNETİM VE DÖNÜŞÜM
Tam da kaynakların sonsuzluğu ve kıt kaynaklar üzerine kurulu anlayış ve sistemleri konu alacak bir yazı hazırlığındaydım ki; gözle göremediğimiz, bu yüzden toplumun bir kısmının korunmak ve önlem almak için acele etmediği, kendini kopyalamak için mutlaka canlı başka bir genetik sisteme ihtiyaç duyan bir form yüzünden düzenimiz alt üst olana ve sonunda da eve kapanana kadar. Meğer kaynaklar (bu haliyle) kısıtlıymış; özellikle sağlık sistemlerimizde… Olay Malthus teorisine vardırmaya kadar gitti; akıl almaz bir seçme ya da kontrollü kaynaklara erişim, düşüncesi bile korkunç. Ama neyse ki geri dönüldü bilime yani en doğru yöne umutlar bağlandı.
Bu durumun yıllar evvel bir kâhin tarafından yayınladığı bir kitapta yazıldığı ortaya çıktı. Ortaya çıktı diyorum çünkü ispatı yok ve ortaya çıkana kadar herhangi bir faydası da yok. Tam tamına 2020 yılının kışını işaret ederek özellikle solunum sistemini etkileyecek zatürre benzeri bir salgının ortaya çıkacağından bahsediyordu. Etrafta ameliyat maskeli ve plastik eldivenli insanların dolaşacağından. Şaşırtıcı geliyor ilk bakışta, ama 15 yıl önce haber veriyor olmasının faydası ve hatta katkısı nedir? Bildiğimiz anlamda metodolojisi yok, gözlenebilir, ölçülebilir, denenebilir değil, ispatı da mümkün değil. İşte bu yüzdendir ki insanlık kâhinleri değil, bilim ve akıl yolunu tercih etmiştir.
Ayrıca benzer salgın konulu pek çok film de izlemiştik, hafızalarımızı yokladık. Ünlü İspanyol gribine ait maskeli insanların olduğu fotoğraflara ulaştık. Ortalığa çıkan bazı komplo teorileri de bahsediyordu salgından, hatta nereden çıkacağına bile işaret ediyordu.
Ne var ki tüm bu kaos ortamında bilimin yolu ve bilim insanının çalışmalarını takdir ettik. İnsan, beyinin büyüklüğü ve sağ sol beyninin özelleşmesi hatta beynin iki lobu arasındaki korpus kallozum bağlantısı ile olağanüstü bir iletim ve koordinasyon sayesinde evrimde üstünlük sağlamıştır. Kendi dışında değişen dış çevre şartlarına uyum sağlamış ve hep üstünlükle galip çıkmıştı. Öyle ki, dış şartları değiştirme haddini aşarak doğaya meydan okumuştu. Meydan okuma görüldü.
Hazırlıksız mı yakalanmıştık? Bence hayır, bugüne kadar gelişmiş beynimizin bize sağladığı avantajla bilimsel araştırmalar, insan ve virüs genetiği üzerindeki bilgi birikimi görüntüleme, DNA kopyalama ve analizleri konusunda tüm yetkinliklere sahipti, sadece zaman alıyordu. Tıp alanında gerek tanı gerekse tedavi şekilleri, teknolojik gelişmelerle birlikte hızlı ve etkili yöntemlere ulaşmayı sağlamıştı. Ama zaman gerekiyordu.
Bilim insanları akıl almaz bir özveri ve paylaşımla bugüne kadar edinilmiş tüm bilgileri taradı ve laboratuvarlarına kapanarak virüsün, temelde tek bir zincirden oluşan yapıya karşı savaşı başlattı. Doktorlar ve sağlık personeli inanılmaz bir mücadele verdi hastalığa karşı, üstüne üstlük kendi sağlıklarını tehlikeye atmak pahasına. Savaş zaman alacak, kayıplar olacak ama eninde sonunda tedavi şekli ya da aşısı bulunacaktır. O güne kadar salgının yayılmasını önlemek, sağlık sistemine yük olmamak için en etkili yol olarak izole olacağız.
Bilimi takip ederek yolunu açmak ve destek olmak, kaynakları organize etmek ve mücadelede birliği sağlamak görevi devlet yönetimine düştü. Bilim insanlarını dinlemek, belki hiç bu kadar ciddiyetle olmamıştı. Gereken tedbirleri almak ve uygulamak, yaşanabilecek felaketi önlemek çaba gerektiriyordu. Kriz yönetimi, bu kadar ağır koşullarda hiç tecrübe edilmemişti belki de. Bu savaş başka bir savaşa benzemiyordu. Müzakere yok, ateşkes yok, anlaşma yok. Silahlar, siyasetin çok da yakından tanımadığı maske, eldiven, dezenfektan, solunum cihazı, ilaçlar… Ama bilmediğinden, tanımadığından korkuyordu insan. Küçümseyince, yokmuş gibi davranınca, hafife alınca yeniliyordu. Bildikçe karşı hamle, strateji ve kararlılık nihayetinde zafere ulaştıracak.
Homo Sapience; o müthiş evrim, hayatta kalma içgüdüsü, güçlünün değil adapte olabilenin üstünlük sağlayacağı hamle gelecek şimdi. Biliyoruz ki gelecek. Şahsen beklentim bu dönüşümün daha uzak vadede gelmesiydi lâkin zaman bu zamanmış. Zorlanmadan, korkmadan ve sıkışmadan gelmiyormuş dönüşüm. (Yoga hocam(larım) bir saat bedeni çalıştırdıktan sonra o ana kadar yapılan her şeyin bir tepe pozuna ulaşmak için olduğunu söyler. Belki de şimdiye kadar yaptıklarımızın hepsi bugünler içindi). Yine kolay olmayacak ama keşfedecek insan, kendisi yön verecek geleceğe ve evrimine tıpkı daha önce yaptığı gibi. Kim bilir belki bu defa çok daha yüksek bilinçle ya da bilinçsiz. Umudum ve inancım temiz, doğaya saygılı ve uyum içinde, bütünün bir parçası olarak yüksek bilinciyle geldiği bu zamanın ötesine taşıyacağı değerler, piramidin en tepesindeki konuma yakışır şekilde olması.
Sağlıkla kalalım…