Uzm. Klnk. Psk. Ayşe Canan Altındaş
Çocuklar neden daha mutludur?
1. Mutlu olabilmem için sevgilim olmalı!Mutluluğun koşulunu aşık olmaya bağlamak sizi yıpratır. Şarkılarda, filmlerde, dizilerde veya şiirlerde hep bu konu alttan alta işlenmektedir. Eğer mutlu olmak istiyorsan aşık olacaksın subliminal mesajı. Bu bilgi, bilinçaltımıza girmiş ve yaşadıklarımızla beraber kuvvetlenmiştir. Sevgilisi olmayan ya da yeni ayrılan kişilerin genel fikri sevgilim olmalı, bana aşk lazım gibi düşünce kalıpları olmuştur. Bunu bir zorunluluk haline getirenler aksi durumda kendini yetersiz hissetmişlerdir. Tüm arkadaşlarımın sevgilisi var hatta Hatice’nin bile var ben sap kaldım diyerekten onlara bir nevi imrenmişlerdir. Bunun belki farkında bile değillerdir, beyin otomatik bu iç sesi kurar ve yukarıda kalınca yazdığım yazıyı kendince tekrar tekrar doğrular.Ama bu düşünce kesinlikle doğru değildir. Aşk insanı yorabilir, üzebilir hatta depresyona bile sokabilir. Ancak insan kendi kendini mutlu etmesini biliyor ve bu mutlulukta başkasına bağlı kalmıyorsa asıl mutluluğu elde etmiştir.
2. Her şeyde kıyaslama yapıyoruz, rekâbetçiyiz!Arkadaşlarımıza ve herkese karşı bir savaş açmış durumdayız. Dershane hocanızdan tutun aileniz bile sizi başta ders olmak üzere her konuda rekabet etmenizi istedi. Sizi belki de başkaları ile fazlasıyla kıyasladılar ve bu kötü, nefret dolusu duyguların içine girmenize yardımcı oldular.
Örneğin; Arkadaşımdan daha yüksek not almalıyım. Peki Neden?Evet soruyorum neden: Arkadaşınızdan daha düşük not alırsanız ne olacak? Kendinizi güçsüz mü hissedeceksiniz? Zekanızın düşük olduğundan mı şüpheleneceksiniz? Bir kez olsun lütfen sorgulayın!
Televizyoda bir ünlüyü görüyorsunuz ve hayret ediyorsunuz. “Ne kadar güzel, parası da var, güzel bir sevgilisi de, mutlu, sağlıklı…” Süper bu adam!Ve içten içe kıskanıyorsunuz. Kendinizi daha yetersiz ve önemsiz hissetmeye başlıyorsunuz.
Babanız size son model telefon alıyor.. Ve çocuk kalsaydınız halının üstüne doğru kayaraktan bağırırdınız.. Şimdi ne oldu? Ee zaten Ahmet’inde var, benim de olsun yani geç bile kalındı dersiniz.Çözüm aslında çok basit. Sorgulayın, her şeyi beyin süzgecinizden geçirin!Ve bundan sonra artık şunu demeye başlayın: “BAŞKALARI BENİ HİÇ VE HİÇ İLGİLENDİRMİYOR”
3. Millet ne der’den dolayı davranışlarımızı sınırlandırıyoruzAcaba millet benim hakkımda ne düşünüyor, çok mu çirkinim gibi düşünce kalıpları sizi şizofreni yapmaya başlıyor, evet. Kamera sadece bize doğru olmamalıdır, eğer böyle olursa hep kendimizi dinler, inceler ve hastalık hastası oluruz.
Kamera tamamen dışarıya yönelik de olmamalıdır çünkü kendimize vakit ayıramaz, hep milleti didikleriz.. Doğru olansa kamera yanda olmalı her iki görüş açısına sahip olmalıdır. Ben aslında şu bölümü istiyordum ama annem&babam kabul etmedi, akrabalarım bölümüme aşağılayıcı gözle baktı ve dalga geçtiler. Mesleğinizi siz seçemediniz!
Aslında daha rahat şeyler giymek istiyorum, düğüne giderken kravat takmak istemiyorum, okul nedeni ile saçımı kestirmekten nefret ediyorum diyebilirsiniz. Giyiminizi, kıyafetinizi siz seçemediniz!
Aslında içimden gülmek geldi ama sokaktakiler deli mi bu kendi kendine gülüyor der diye gülmediniz. Yuh artık size. Ne zaman mutlu olabileceğinize bile millet karar veriyor! Aslında çocuklar öyle mi, istediği zaman gülüyor istediği zaman istediği gibi davranabiliyorlar..Artık sizin de içinizden geldiği gibi davranmanın vakti gelmedi mi?
4. Vay! Millete bak geziyor, tozuyur, eğleniyorFacebook, twitter ve foursquare bağımlılığı.. Arkadaşım şu an künefe yiyor, Paris’e gitmiş, ne güzel baksana diyebilirsiniz. Artık foursquare kendi amacından çıkmış bir ego tatmin aracına dönmüştür.
Ben sizlere sosyal ağları kullanmayın demiyorum. Sadece şu kameranın yerini tekrar ayarlayın Yapılan bir araştırmaya göre mutlu olmayan insanların kendini twitter başta olmak üzere sosyal ağlarda mutlu göstermeye çalışması rastlanmıştır.Aynı araştırmada sıradan bir hayata sahip olanların yaşamlarını olağanüstü gösterdiği görülmüştür.
5. ANI yaşamıyoruz Hep geçmişe ve geleceğe endeksliyiz.. 1 ay sonraki işi veya olayı düşünüyoruz. Ya da geçmişteki, 2 ay önce sevgilimizden ayrılma olayını şimdiye taşıyoruz. Peki neden o anki işimize odaklanıp şimdiyi yaşamıyoruz? Aslında meditasyon, yoga şimdinin farkındalığını fark etmektir.
Ayrıca Carpe diem sözünü biliyorsunuz, ne kadar da doğru söylemiş.
Otobüsteyken etrafınıza bakın, insanları izleyin, dışarıyı seyredin. Ama telefonunuzla oynamayın! Her zaman yaparsınız o işleri, evde zaten bolca yapabileceğiniz şeyler bunlar. 1 günde Check-in yapmayın, boşverin, tamamen o ana odaklanıp, anı yaşayın ve zevk almaya bakın.