Sağlık
Alzheimer için Umut Vadeden Bir Gelişme
Tüm dünyada 44,4 milyon demanslı hasta var ve her sene bu rakama 7,7 milyon hasta eklenmekte. Erken tanı ve tedavi yöntemlerindeki ilerlemeler ve toplumlarda sağlık bilincinin gelişmesine paralel olarak ortalama yaşam süresinin artması, bu hastalığın önümüzdeki senelerde katlanarak artacağı endişesini doğurmakta. Sağlık kuruluşlarındaki yatışlar, evde bakım masrafları, medikal tedavi seçenekleri göz önüne alındığında demasın hem Türkiye hem de Dünya için büyük bir ekonomik yük meydana getirdiği oldukça açık.
Sinir sistemine ilişkin bilgilerin seneler içinde artması, nöropsikolojik, elektronörofizyolojik, genetik gibi alanlarda yaşanan büyük gelişmelere rağmen Alzheimerın altında yatan kesin neden henüz tam olarak açıklanabilmiş değil. Alzheimer hastalığının oluşumunda yaşlanmanın önemli bir risk faktörü olduğu ve 65 yaşından sonraki süreçte hastalığın görülme sıklığının her 5 yılda bir iki katına çıktığı bildirilse de Alzheimerı sadece yaşlı hastalığı olarak ele almak doğru bir yaklaşım değil. Çünkü nöroloji uzmanları Alzheimer hastalarının %5’lik bir kısmını 40-50 yaşlarındaki erken başlangıçlı Alzheimer hastalarının oluşturduğunu bildirmektedir. Ayrıca genetik yatkınlık, aile öyküsü, yetersiz eğitim düzeyi, down sendromu, bilinç kaybına yol açan kafa travmaları, aterosklerotik karotid hastalığı, miyokard infarktüsü ve atriyal fibrilasyon Alzheimer için karşılaşabileceğimiz diğer risk faktörleri olarak karşımıza çıkmakta.
Alzheimerın en önemli klinik bulguları; bellek yitimi, gündelik işleri yapmakta güçlük, konuşma ve görsel algılamada bozukluklardır. Alzheimer beyninin patolojik özelliklerine ise amiloid-β (Aβ) birikimi, nörofibriler karışıklık (NFT) ve nörodejenerasyon dahildir. Hastalığın başlangıcında halüsinasyonlar ve depresyon yaygındır. Alzheimer hastalığı sinsi başlangıçlı olduğundan ilk etapta bu belirtileri fark etmek oldukça zor olabilir. Özellikle unutkanlık, birtakım kafa karışıklıkları gibi durumların yaşlılığa bağlanması ve normal kabul edilmesi hastaların hekime başvurma sürecini geciktirmekte. Etkili bakım ve tedavi, bireylerin iyi yaşatılabilmelerini sağlamak açısından hayati öneme sahiptir. Bu da Alzheimer başlangıcını tedavi etmek ve ertelemek için daha etkin terapiler geliştirilmesi zorunluluğunu karşımıza çıkarmakta.
Alzheimer hastalığında mevcut radikal bir tedavi bulunmamakta. Hastalığın semptomlarını hafifletmek veya ilerlemesini yavaşlatmak üzerine bazı tedaviler söz konusu. Araştırmacılar hastalığın etkili bir müdahale için çok geç bir zamanda teşhis edilmesinin terapötik ilerlemeyi engellediğine inanmakta. Bu amaçla yeni geliştirilen bir kan testinin, Alzheimerın klinik tanısından ortalama 8 yıl önce tespitine olanak sağlaması bilim dünyasında heyecan verici bir gelişme oldu.
Alzheimer hastalığının, hastaların bellek kaybı gibi tipik semptomlar göstermesinden 15 ile 20 yıl önce başladığı varsayılmakta. Alman bilim insanları popülasyona dayalı bir çalışmada, nörodejenerasyonu geri dönüşümsüz bir beyin hasarına yol açmadan önce, risk altındaki hastalarda daha erken tedavinin yolunu açan olumlu sonuçlar elde etti. Bilim insanları 15 yıl boyunca uzun süreli bir araştırmaya katılan kişilerin kanındaki patolojik ve sağlıklı amiloid B formunun dağılımını ölçmek için immun-kızılötesi sensör olarak adlandırılan bir yöntem kullandılar. Patolojik form beyinde toksik plakların oluşumunu başlatan, bu yapının yanlış katlanmış bir formu. Bulunan kan testi her iki formunda farklı frekanstaki kızılötesi ışığı absorbe etme özelliğine dayanarak bir örnekteki sağlıklı ve patolojik amiloid B oranın saptanmasına olanak sağlıyor. Test, klinik semptomları olmayan bireylerde tanıdan ortalama 7.9 yıl önce hastalık belirtilerini tespit edebilmiş ve vakaların yaklaşık %70’ni hatasız olarak tanımlamış.
Uzmanlar Alzheimer hastalığı için günümüzdeki mevcut tanı araçlarının pahalı süreçler içermesinden dolayı bu kan testinin, uygun fiyatlı ve basit bir seçenek olarak önümüzdeki günlerde oldukça faydalı olacağını savunmakta.
Kaynaklar
‘Blood test predicting Alzheimer’s paves way to earlier therapy’, Europen Biotechnology Life Science and Industry Magazine, 2018. https://european-biotechnology.com/up-to-date/latest-news/news/blood-test-predincting-alzheimers-paves-way-to-earlier-therapy.html (Erişim Tarihi: 09.06.2018).
Özkay, Ü.D., Öztürk, Y., Can Ö.D. ‘Yaşlanan Dünyanın Hastalığı : Alzheimer Hastalığı’, S.D.Ü. Tıp Fak. Derg. 18(1); 35-42, 2011.
Kesken, S., ‘Alzheimer Hastalığı’, SSK Tepecik Hastanesi Dergisi, 5(1); 11-20, 1995.
Koca, E., Taşkaplıoğlu, Ö., Bakar, M. ‘Alzheimer Hastalığı’nda Evrelere Göre Hastaya Bakım Veren Kişilerin Yükü’, Arch Neuropsychiatry, 54; 82-86, 2017.
Yazıcı, T.G., Şahin H.A. ‘Alzheimer Hastalığı’, Klinik Gelişim, 48-52.
Ecz. Tuğba Buse AVCI