Etkinlik
AÇIK İNOVASYON
Açık havadaki bu kampa katılan gençlerin enerjisi, ortamın üretkenliği, insanların samimiyeti her paylaşımdan çok belli oluyordu. Etkinliği Murat Küçükgirgin, Zehra Doruk ve Açık İnovasyon Derneği’nin düzenlediğini öğrendim, onları takip etmeye başladım. Giderek birbirimizi daha yakından tanıdık, twitter üzerinden arkadaş olduk ve bu yılki kampta “Sağlıkta İşbirliği ve İnovasyon” başlıklı başarılı bir oturum düzenledik. Bu yazımda sizlerle buradaki izlenimlerimi ve gelecek planlarımızı paylaşmak istiyorum.
Açık İnovasyon Kampının mottosu “Biz Benden Akıllıyız”. Yani en baştan işbirliğinin önemi ortaya konuyor. Gerçekten insanın en eski ortak üretimlerinden biri olan bilimin, inovasyonun başka türlü yapılma şansı pek yok. Bu amaçla dernek; Urla’da ilçe merkezine çok yakın, anayol üzerinde ulaşımı kolay geniş bir arazi kiralamış ve birkaç yıldır etkinliklerini burada sürdürüyorlar. Bize sağlık oturumu için bir öğleden sonra ayrılmıştı; ilgili arkadaşlar sabahtan buluşup ortamın güzel havasını solumak, kendi aramızda projeleri konuşmak için erkenden toplandık. Kampa girer girmez her gölgede bir öbek insanın hararetle bir şeyler tartıştığını, konuştuğunu gördüm. Çok sayıda gönüllü genç hevesle oradan oraya koşturup mikrofon, sunum desteği gibi ayrıntılarla uğraşıyordu. Bu yıl kampta 1000’nin üzerinde katılımcı, 150’nin üzerinde mentör veya konuşmacı ağırlandı. Katılımcılar çok çeşitli öğrenim düzeyinde ve farklı şehirlerden inovasyon önderleri, meraklıları iken konuşmacılar da her biri kendi alanında fevkalade başarılı yöneticilerden, girişimcilerden oluşuyordu. Ne güzel, gençler söz konusu olunca işini gücünü bırakıp katkı verenler var. Yaşam bilimleri ekosistemimizde birçok eksiğe rağmen en önemli fırsatlarımızdan birisi bu, bunu iyi değerlendirmeliyiz.
Etkinlik her yıl katlanarak büyüyor; çünkü hem sonuçlarıyla başarılı, verimli hem de böyle ortamlara hepimizin çok ihtiyacı var. Özellikle gençler Bilim Devrimi ile bir Bilim ve Teknoloji Çağı’na girdiğimizin farkındalar ve bunu ıskalamak istemiyorlar. Bizler çeşitli etkinliklerde konuşmacı olarak onlarla buluşsak da sınırlı bir zamanı paylaşmak durumunda kalıyor; birbirimizi tam anlayamadan, tanıyamadan ayrılıyoruz. Herkes projelerini, hayallerini daha ayrıntılı, derinlemesine konuşmak, tartışmak, dinlenmek istiyor. O nedenle Açık İnovasyon Kampı’nın belki de en verimli zamanı akşam yapılan hararetli sohbetlerde geçiyor. Kampa gelen mentörlerin pek çoğu hem çalışma hayatının hem de inovasyon ekosisteminin içinde olduğu için toplumdan, gerçek hayattan kopuk kuru bilgiler yerine deneyimlerini, birikimlerini aktarabiliyorlar.
Kampın her yıl giderek çok büyümesi, güçlenmesi düzenleyen arkadaşları dikey programlar yapmak için motive ediyor. Nitekim Haziran 2020 için onlarla beraber Sağlıkta Açık İnovasyon Kampı yapmak için hazırlıklara başladığımızı müjdelemek isterim. Her sağlık meslek grubundan, her yaştan inovasyona gönül vermiş önder kişilikli 150 katılımcıyla Urla’da 4 gün süreyle bir araya geleceğiz. Onlarla bildiklerimizi paylaşacağız, onlardan öğreneceğiz, hep birlikte üreteceğiz. Buradan bu yazıyı okuyan yenilikçi firmalarımıza onların değerli yöneticilerine de bir çağrım var. Bu etkinliği maddi ve manevi olarak destekleyin arkadaşlar; sizi arkamızda hissedelim. Bunu çok çeşitli şekillerde yapabilirsiniz. Deneyim paylaşması için mentör yollayabilirsiniz, birkaç kişiye burs verebilir veya etkinliğe sponsor olabilirsiniz.
İlaç başta olmak üzere çok uluslu şirketler veya kurumsal yerli büyük şirketlerin inovasyonda zorlandığını biliyoruz. İnovasyon yapamayanın bu yıkıcı çağda orta uzun vadede ayakta kalma şansı olmayacağını da biliyoruz. Gerçekten bu çözümü kolay olmayan bir sorun. Bunu erken fark eden yönetici ve kurumlar start up ekosistemini yakın takip ediyor ve yatırım başta, çeşitli düzlemlerde işbirliği yapmaya çalışıyor. Onlara teşekkür ediyoruz. Ancak tek tek girişimleri desteklemek sınırlı bir etki ve yarar sağlıyor. Türkiye’nin yerli büyük firmalarının esas görevi inovasyon ortamını geliştirmek olmalı.
Açık İnovasyon Kampı’nın uluslararasılaşma konusunda daha atak olması lazım. Çünkü Türkiye artık inovasyonda, özellikle sağlık ve yaşam bilimlerinde inovasyonda bir merkez. Her geçen gün hem yabancı yatırımcıların, hem girişimlerin büyük ilgisini görüyoruz. Bizler, en azından sağlıkta, başka ülkelerden katılımcılarla birlikte olmak için ortak bir dilde, -örneğin İngilizce- bir açık inovasyon kampı düzenleyebiliriz. Bunun için yeterli birikime sahibiz. Böyle bir etkinliğin ses getireceğine, çok yararlı sonuçları olacağına inanıyorum. Kurulacak uluslararası iletişimle, Türkiye’nin ana vizyonlarından biri olmasını öngördüğüm, Bilim ve Sağlık Diplomasisinde de yol almamız kolaylaşır.
Türkiye’de bilimin ve inovasyonun önündeki engelleri konuşmaya başlasak günlerce bitiremeyiz ve pek bir sonuç da elde edemeyiz. Ben diyorum ki şimdiden sonra biraz da fırsatlara odaklanalım. Örneğin inovasyona meraklı gençler ve onlara bildiklerini aktarmakta cömert mentörlerle akademisyenler var elimizde; bunlar herkesin elinde olmayan fırsatlarımız. Bizlere düşen bu kesimler arasındaki işbirliğini sonuç alıcı şekilde geliştirmektir. Açık İnovasyon Kampı’nın başarısından alacağımız ilhamla bunu gerçekleştirebileceğimize eminim. Hepinizi bekliyorum.