Page 6 - Labsektör 02
P. 6
www.facebook.com/labmedya Söyleşi
rebilir misin?” diye soruyor. Babamın dükkânında
sadece saf su var, o listedeki kimyevi ilaçları falan
anında veremez. Sağdan soldan toplarım diye dü-
şünüyor. Hadise biraz Koç Ailesi’nin ticarete girme-
sine benziyor. Babam, “yarına hallederim” diyerek
listeyi alıp dükkândan çıkıyor. Borç harç ne yapıp
ne ettiyse, listedeki tüm istenilenleri tedarik ediyor
ve ertesi gün malzemeleri askeriyeye teslim ediyor.
O da bizim ilk kazancımız, ilk siftahımız oluyor. Bi-
zim kuruluşumuz 1920’li yıllar. Tam tarih veremiyo-
rum, sebebi ise o zaman belediyenin resmi tescili
yok. Ülke zaten harpten yeni çıkmış. 1933’te bele-
diye ruhsat vermeye başlıyor. Bizim resmi kurulu-
şumuz 1933 oluyor. Ama dükkânın açılışı 1920’ler.
Babam akabinde ithalata başlıyor. Babam harpten
önce Almanya’da eğitim görmüş. Öncesinde ise
İstanbul’da Musevi çocuklarının yanında iyi okul-
larda okumuş, “bir tek Türk bendim” diye anlatırdı.
Almanya’ya gidiyor ve bakıyor ki kendi iş alanındaki
fabrikaların müdürleri hep arkadaşı (İstanbul’dan,
Musevi sınıf arkadaşları.) Ve ithalata başlıyor. O dö-
nemde Türkiye’de fen sıfır. Yeni başlıyor her şey,
yeni yeni ilerliyoruz. İleride Profesör Arnd geliyor.
Halen onun kitapları okunur, muhteşem bir hocadır.
Babam da onlara hizmet ediyor, onlarla iş yapıyor.
Ben Galatasaray Lisesi’ni bitirdim, sonra babama Beni asker sonrası Ankara’ya gönderdi. Ben Ahmet
“okumayacağım” dedim. Benim aklım okumakta Balmumcu olarak hizmete başladım. Babam da
değil ticaretteydi. Babam mimar olmamı istedi. Ba- İstanbul’da Mustafa Balmumcu olarak devam etti.
bamın yanına gidip gelerek sonunda babamı ikna 1976’da babam vefat etti. Ankara’dan ayrılma fik-
ettim, yanında işe başladım. İlk gün elime süpürge ri bende uyandı. Ankara’da Işıklar Caddesi’nde
verdi kapı önünü süpürttü. Sonra ayak işlerini verdi sonra Modern Çarşı’da bu işi yaptım, babamın da
bana. Sonra askere gittim. Babam rahatsızlanınca vefatıyla Atilla İmirlioğlu’na Ankara’daki dükkânımı
da izne geldim. İzin süresinde dükkânı idare etme- devrettim. Sonra İstanbul’a döndüm, buraya gel-
ye başladım. Dükkân çalışanları beni dükkân sa- dim. 2000’den evvel emekli oldum, işten çekildim.
hibinin oğluyum diye dinliyorlardı. Neyse izin bitti Tekrar Rahvancı Sokak’ın geçmişine
askere geri döndüm. Askerde muhabereciydim, dönersek...
bahriyeliydim. Hem askerim ama bir yandan da Eskiden burada çoğunlukla Museviler ticaret yapar-
iş peşindeyim. Muhabere çok zor bir mevzuydu o dı. Az sayıda da Rum vardı. Dediğim gibi babam
zaman. Babamla hep iletişim halinde oldum. İşle il- sonradan geldi buraya. Burası İstanbul’un ıtriyat so-
gili istişare ettik. Hastanelerle işletmelerle görüşüp kağı oluyor zamanla: Kozmetik, eczane malzemesi
yakınlık kurdum. Babam “anlaşıldı, bu çocuk bu gibi şeyler satılıyor. Gesim Bemba eski firmalardan,
işi yapacak” diye düşünmeye başladı. Hatta söy- Şafak Ecza, Madam Juaf, Kamer bunların hepsi
ledi “Sen bu işe gönül verdin, becereceksin” dedi. Musevi’ydi. Babam da, ben de onlardan öğrendik
işi. Laboratuvar malzemeleri konusunda daha çok
Ermeni ustalar yol gösterdi bize. Benim ustam Agop
Usta’ydı. Ermeniler imalat, Museviler satış konu-
sunda uzmandı. Siyasi olaylardan sonra (6-7 Eylül
olayları) hepsi gitti. Museviler kolonya yaparlardı,
iyi de yaparlardı. Kolonyacılık onlardan bize gelmiş-
tir. Otoklav yapmasını onlardan öğrendim mesela.
Türkçesi, bizim bu işi öğrenmemizde yabancıların
çok katkısı vardır. Onlardan şarapçılık, kolonyacılık,
kuyumculuk gibi dallarda çok şey öğrendik.
Daha çok dükkân vardı değil mi eskiden?
Evet, daha çok dükkân vardı. Bugün, birçok
dükkân İstoç’a taşındı. Bugün burada 15–20 firma
var sanırım. Mesleğimiz ihtisas isteyen bir iştir. Her
6 www.labmedya.com